Doktor Kamil Furtun, görevi başında adeta ‘geliyorum’ diyen bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Görevi başında şehit edildi. Vefatından sonra sağlanan birlik ve beraberlik, yaşaması için sağlanamadı. Hayat veren; hastaları hayata bağlayan doktorlar mesleklerini icra ederken hastalar, hasta yakınları ve de hastanede bulunmaması gereken kişilerin sıkça saldırısına uğruyor. Doktorlara sağlıklı çalışma ortamı hazırlaması gereken yöneticiler görevlerini tam ve zamanında yapmadıkları için, ihmaller zinciri doktorumuzun boynuna dolandı, onu sevdiklerinden ve hastalarından kopardı. Ölüm ‘geliyorum’ dedi ve herkesin gözü önünde geldi. Yaşanan bu üzücü olaylardan sonra ilgililer kınama mesajı yayınlamakla yetiniyor.
Hayatımızın vazgeçilmezi doktorların maharetleri ellerine meslekleriyle asla bağdaşmayacak kendi başlarına kıramayacakları kelepçeler vuruluyor. Bir taraftan mobing yapılırken, diğer taraftan yaşama haklarına müdahale ediliyor. Sonuçlara gözyaşı dökmek, feryat etmek gideni geri getirmediği gibi; yeni olayların yaşanmasına da engel olmuyor. Sebepler değişmeden sonuçlar da değişmiyor. Sorumsuz yöneticilerin görevlerini ihmal etmesi, doktorları hedef gösteren açıklamalarda bulunması doktorları hedef tahtasına oturtuyor.
Darda ve zorda değerlerini anlayabildiğimiz doktorlarımız, en zayıf anımızda anne, baba, abla, kardeş sevgi ve şefkatiyle bize yaklaşarak hayata tutunmamızı sağlıyor. Bu ulvi görevi yaparken hastane yönetimi ve doktorun üyesi olduğu Türk Tabipler Birliği (TBB) üzerlerine düşeni yapmıyor olacak ki yeni yasalara rağmen saldırılar artarak devam ediyor. Sorunun çözümünde rol almayanlar sorunun bir parçası oluyor. Kötülerin başarısı iyilerin ve görevlilerin seyirci kalmasından kaynaklanıyor.
İnsanlara hiç kimsenin yardım edemeyeceği en zor günlerinde; ölüm kalım virajlarında şefkatle yardım eden sağlık personeline yapılan saldırıların kesin olarak sonlandırılabilmesi için sadece yasa yetmez, savcı ve hakimleri bağlayıcı yasalar gerekir. Sağlıksız doktordan sağlık hizmeti nasıl alınabilir. Önce doktoru yaşatmak gerekir. Aksi takdirde ameliyat masaları musalla taşı olabilir.
ömrünü insanlığa hizmete atamış doktorları katletmeyi kimse göze alamamalı. Saldırganın yakalanması yetmez. Saldırının cezalandırılması kadar önemlidir, saldırının engellenmesi. Doktorlar yasayla korunmalı, sözlü veya fiili saldırılara kimse teşebbüs edememeli. Doktorlara saldırıya öyle ceza verilmeli ki doktorların özgürce çalışmasını engellemeyi kimse aklından bile geçirememeli.
İngiltere’de gece parkta dolaşan kızı sözlü taciz eden kişiye 3 yıl 7 gün hapis cezası verildi. Sanığın avukatı hakime itiraz ederek, ‘sözlü tacizden 7 gün hapsi anladık da 3 yılı neden aldı?’ şeklinde soru yöneltince, Hakim, ‘Evet 7 günü tacizden, 3 yılı da İngiliz kızlarının gece dolaşma özgürlüğünü kısıtlamaktan aldı’ dedi.
.
“Sağlık personeline şiddet ve sözlü tacizde bulunanlar ‘kamu görevlisini kasten yaralamak’ suçundan tutuklanacak. Suçüstü hükümleri gereği şüpheliler tutuklu yargılanacak. Yasaya göre özel sağlık kuruluşlarının sağlık personeli de kamu personeli statüsünde değerlendirilecek”